İpekböceğinin Öyküsü- The Story of Silkworm
M.Ö. 6000 yıllarında Hindistan’da ipekböceği yetiştiriciliği yapıldığı ve bundan 3000 yıl sonra Hint Kralı’nın İran Hükümdarına ipek dokuma gönderdiği söylenmesine rağmen; Konfüçyüs’ün anlattığı en yaygın hikâyeye göre m.ö. 2640 yılında, Çin İmparatoru Hoangti, saray bahçesinde bir tırtılın dut yaprağı yediğini ve koza ördüğünü görür. Kraliçe Xi Ling Shi’ye çay fincanına düşerek yumuşayan kozadan ipek ipliğinin elde edilebileceğini gözlemler ve böylece ipeğin günümüze kadar devam eden müthiş serüveni başlar.
İpekböcekçiliği giderek yaygınlaşmış, zenginliğin sembolü sayılmaya başlanan ipek kumaşlar Japonya’dan Avrupa’ya uzanan tarihi İpekyolu’na da adını vermiştir. Ancak ipekböceklerinin Anadolu’daki yolculuğu m.s 552 yılında İmparator Jüstinyen döneminde iki rahip misyonerin bastonlarının içine sakladıkları ipekböceği tohumlarını Bizans’a getirmesi ile başlar.